mturkmen65 @ hotmail.com

Bitkiler ve hayvanlar gibi biyolojik kaynaklar kullanılarak elde edilen katı, sıvı ve gaz halindeki yakıtlara biyoyakıt denir. Ülkemizin ve dolayısıyla hepimizin en önemli sorunlarından biri de her geçen gün fiyatları artan benzin ve motorin sorunudur. Bu sorunun çözümünde biyoyakıt bir alternatiftir. Biyoyakıtın temel maddeleri yağ, alkol ve bir katalizör maddedir. Bu maddelerin her üçünü de Ülkemiz kaynaklarından karşılamak mümkündür. Özellikle Karadeniz’ de bol miktarda mevcuttur. Yeter ki petrol yasası değiştirilsin ve biyoyakıt üretimine izin verilsin. Bugün dünyada bizim gibi petrol kaynakları kıt olan ve bu anlamda bağımlı olan ülkelerden bazıları benzin ve dizel ihtiyaçlarının % 85-90’ını bu yolla karşılamaktadır. Yapılacak iş çok basit olup, bol miktarda yağlı tohum bitkileri ile alkol elde edilebilecek şeker pancarı, mısır ve patates gibi bitkileri yetiştirmektir. Bu bitkilerin yetiştirilmesi aynı zamanda hayvancılığında gelişmesini teşvik edecektir. Ayrıca, sıvı yağ ithalinin de önü kesilecektir. Günümüzde insan gıdası olarak değerlendirilen şeker pancarı, mısır ve patates gibi bitkilerle yağ elde edilen soya, mısır ve fındık gibi ürünlerin yağ yapımı için kullanılmasını pek etik olmadığı öne sürülmektedir. Bu fikri öne süren ülkelerin dev petrol şirketlerine sahip olduklarına dikkat edilirse bunun sebebini anlamak hiçte zor olmayacaktır. Bugün dünyanın büyük petrol devleri tatlısu ve deniz yosunlarından yağ ve alkol elde etmek için büyük yatırımlar yapmaya başlamışlardır. Halen makro ve mikro deniz yosunu yetiştirerek biyodizel üreten ülkeler ve firmalar vardır. Hatta mikro yosunlardan jet yakıtı bile üretilmiştir. Ayrıca yosunlar insan gıdası olarak da tüketilmediği için uygundurlar. Karadeniz esasen deniz yosunları bakımından son derece uygun ve zengindir. Dolayısıyla bölgemizde yosunlardan biyodizel üretimi konusunda ciddi çalışmaların başlatılması gerekmektedir. Böyle bir çalışma yöremizde yosun endüstrisinin gelişmesine sebep olacak ve denizde yosun yetiştiriciliği yoluyla binlerce ailemize istihdam alanı sağlanmış olacaktır. Bu sektörde üretim yapmak isteyen özellikle yoksul ve geçim sıkıntısı çeken ailelere devlet desteği sağlanması gerekir. Yani balık vermek değil meslek sahibi olarak balık tutmasının öğretilmesi önemlidir. Bu projenin pek çok kazanımları olmakla birlikte bunlardan birisi özellikle bölge halkımızın en önemli gelir ve gıda kaynağı olan balıkların giderek azalmasına sebep olan kirliliği de önleyerek denizlerimizin temizlenmesine sebep olacağından çevreci bir proje niteliği de vardır. İlave olarak yine geçimini denizlerden sağlayan balıkçılarımıza da faydalı olacaktır. Yani bir taşla sadece iki kuştan fazlasını vurmak mümkün olacaktır. Ancak burada üretim olmadan kalkınma ve gelişmeden bahsetmenin sadece bir hayal olarak kalacağını da vurgulamak isterim.  

 

NOT: Bu arada yazılarımın bir hayli okunuyor ve yorumlanıyor olması beni çok mutlu ediyor, bu yüzden okuyucularımıza çok teşekkür ediyorum.