Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşanabilir tek adası olan, Akdeniz defnesi ve yalancı akasya başta olmak üzere 71 tür doğal otsu ve odunsu bitki türünü barındıran, tepeli karabatak ve martıların doğal olarak ürediği arkeolojik Sit alanı Giresun Adası'nda kazıların önümüzdeki yıl yeniden başlayacağı belirtildi.
Giresun Valisi Enver Ünlü, beraberinde bulunan Giresun Üniversitesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Başkanı Doç. Dr. Gazanfer İltar, Kültür ve Turizm İl Müdürü Kemal Gürgenci, Giresun Turizm Altyapı Hizmet Birliği Müdürü Erdem Kılavuz ve teknik ekiple kazı çalışmaları öncesi Giresun Adası’nda incelemelerde bulundu.

Geçmişte Aretias, Nesos ve Areos gibi pek çok isimle anılan, antikçağdan beri süregelen yaşam izlerine sahip olan adanın birçok efsane ve mitolojik anlatıma konu olduğunu anlatan Vali Ünlü, “Giresun Adası´nın tarihsel süreçteki medeniyet kurgusunu ortaya çıkartmak ve ele geçen bulguların şehrin kültür ve tarihsel zenginliğine katılması amacıyla 2012-1016 yıllarındaki kazılarda arkeolojik yüzey araştırması yapılarak birçok buluntu ele geçti. Adayı boydan boya çevreleyen sur kalıntıları, kilise kalıntısı, şapel, su kuyusu ve çok sayıda mezar yapısının adadaki yaşamı ve tarihsel zenginliği gözler önüne seriyor. Giresun Adası´nın tarihsel süreçteki medeniyet kurgusunu ortaya çıkartmak ve ele geçen bulguların şehrin kültür ve tarihsel zenginliğine katılması amacıyla 2012-2016 yıllarında arkeolojik yüzey araştırması yapılarak birçok buluntu ele geçti. Ancak adanın olumsuz tabiat şartları nedeniyle tekrar bitki örtüsüyle kapandığını gördük. Burada önümüzdeki yıl kazı çalışmalarına ışık tutmak için temizlik çalışmaları ve kazı çalışması için hazırlıklara başladık” dedi.

Giresun Adası´nda ara verilen bilimsel çalışmaların önümüzdeki yıl itibarıyla başlayacağını belirten Vali Enver Ünlü, “Şu anda adamızda kazı çalışmaları için son hazırlıklar yapılıyor. Bu yıl bitmek üzere önümüzdeki yılın hemen başından itibaren kazı çalışmaları başlamış olacaktır. Adanın yüzeyinde ve toprağın altında bir hazine gibi yatan geçmişin kalıntıları günümüze değin birçok bilimsel çalışma ile gün yüzüne çıkartılmaya çalışılmıştır. Yeni başlayacak kazı da uzun bir süre devam edecektir. Çok önemli tarihi eserlerin gün ışığına çıkmaya devam edeceğine inanıyoruz. Bu adada çıkan ve çıkmaya devam edecek olan tarihi buluntular Giresun ve ülkemiz için önemli bir kültür hazinesi olarak turizme katkı sağlayacaktır” diye konuştu.

“Turizme değer katacak”
Giresun Adası’nın turizme değer katacağını da ifade eden Vali Enver Ünlü, “Yapılan kazılarda ortaya çıkacak olan tarihi kalıntılar ve buluntular oluşturulacak olan yürüyüş rotasında konumlandırılarak sergilenecektir. Adayı turizm için önemli bir destinasyon alanı haline getireceğiz. Bu şekilde ilimiz ve bölgemiz için önemli bir turizm alanı olacaktır. Giresun Kalesi gibi adamız da önemli bir kültür varlığımızdır. Geçen yıl pandemi şartlarına rağmen, bütün olumsuzluklara rağmen ve yeteri kadar altyapısı olmamasına rağmen adamızı 30 bin ziyaret ettiğini gördük. Bu olumsuz şartlarına göre önemli bir rakam. Önümüzdeki yıl yeni turlarla, Karadeniz rotasında önemli kültür durağı haline getirmeyi hedefliyoruz. Bunun için adanın ihtiyacı olan gerekli altyapıyı oluşturacağız. Adayı surları, sarnıçları, şapelleri, yaşam alanlarıyla beraber sivil mimariyi yeniden eski ihtişamına kavuşturarak önemli bir turizm alanına dönüştüreceğiz” açıklamasında bulundu.

“Giresun Adası”
Doğu Karadeniz’in tek yaşanabilir adası olan Giresun Adası kıyıdan 1,6 km açıkta ve 38 bin metrekare alana sahip. Adada özellikle Akdeniz defnesi ve yalancı akasya başta olmak üzere 71 tür doğal otsu ve odunsu bitki türü bulunurken, tepeli karabatak ve martıların doğal olarak ürediği ada aynı zamanda göçmen kuşların uğrak ve dinlenme yeri. Hakkında birçok efsaneler anlatılan, Amozanların ve birçok kavmin yaşadığı adada mitolojik çağlara ait birçok kalıntı bulunurken, Amazon kadınlarının burada yaşadığına ve mitolojide Kaptan Yason önderliğindeki Argonotlar'ın Herkül ile birlikte altın postu aramak için geldiklerine inanılıyor.
Aretias, Nesos ve Khalkeritis isimleriyle anılan adada M.Ö. 2 bin yılından itibaren yerleşimin başladığı sanılıyor.