info @ giresunguncel.com.tr

Şiddet insan oğluyla yan yana gelmemesi gereken bir kelimedir. Hiç yakışmaz insan kelimesinin ne önüne, ne de arkasına. Bazen insan yaratanın yakıştırmadığı bu duyguyu yakıştırır kendine. Eziyet eder, sevdiklerine. Sahip çıkmaz eline, koluna, diline. Tanıştırır sevdiklerini şiddet denen illetle.
Öfke ve şiddet birbiriyle yakın olan iki kelimedir dostlar. Şiddet kapsam olarak daha geniştir. Kişi öfkelendi mi sonu şiddet olur bu öfkesinin. Bazen vurur kırar, bazen ağzına geleni söyler, bazen de psikolojik olarak yıpratır karşısındakini. Aslında şiddet ve öfke, konuşamadığımızda, aciz kaldığımızda, güç yetiremediğimizde ortaya çıkar. Karşımızdakine şiddet uygulayarak üstünlüğümüzü kabul etmesini bekleriz. Halbuki ne kadar aciz olduğumuzun göstergesidir şiddet.
Güzel dinimiz şiddetin karşısına merhameti koymuştur. Son peygamber, Hazreti Muhammed Mustafa (sav) merhamet peygamberidir. İnsanı seven, ümmetini seven, Uhud dağını seven bir peygamberin ümmetiyiz. Küçüğüne merhamet etmeyen bizden değildir diyerek, yavrularımıza merhamet etmeyi onları bu duyguyla yetiştirmeyi bize emreder rahmet peygamberi.
Merhametli insan nasıl olur? Bir insanın hayatına şiddet nasıl uğramaz? Bu soruların cevabını en güzel örneğin hayatında buluruz. O sadece aile fertlerine değil, yanında çalışanlara, ashabına, acizlere, fakirlere, savaşta esir edilenlere bile son derece merhametli idi. Kimsenin ezilmesine, hor görülmesine müsaade etmedi. Kimseyi ezmedi,kimseyi hor görmedi ömrü boyunca. Kibir, gurur, öfke,şiddet gibi insanlık dışı kavramlar hiçbir zaman yer almadı hayatında. Savaşlarda bile zarar görmesin diye çocuklar, kadınlar, ihtiyarlar, ibadet haneler, savaşmanın bir hukuku olduğunu anlattı ashabına.
Bu gün dünya olarak, Hazreti Peygamberden öğrenecek ne çok şeyimiz var. Şiddet dünyanın her bir köşesinde adeta kol geziyor. Merhamet yitik bir hazine gibi kayboldu şiddetin karanlığında. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, hastalar inim inim inliyor merhametsizliğin kollarında. İnsanlık yolunu kaybetti. Şiddetin,savaşmanın, öldürmenin sonu yok. Mahvettik el birliğiyle güzel dünyamızı. Merhamet sadece lafta kaldı. Toplumsal olarak öfkeye kapılmamız o kadar kolay ki. Trafikte öfkelenip başkalarına saldırıyoruz. Evde eşimize, çocuklarımıza saldırıyoruz. İş yerinde arkadaşlarımıza, hastanelerde doktorlarımıza, sokakta hayvanlarımıza saldırıyoruz.
Bize ne oluyor dostlar? Taşı toprağı seven, insanı gözünden sakınan kutlu nebinin ümmeti olduğumuza emin miyiz?
Merhametsizlik, sinsi bir hastalık gibi iliklerimize işliyor. Belki farkında değiliz ama çok çabuk öfkeleniyoruz. Kırıyor, döküyoruz. Karşımızdaki çocuğumuz, eşimiz. Aslında çoğu zamanda şiddete uğrayan benliğimiz. Kendi sermayemizi de yiyip bitiriyoruz bu durumda.
Merhamet, mümini güzelleştirir. Merhametli insan cennetin en büyük adayıdır. Merhamet mümini kazançlı kılar. Şeytanı alt etmenin en güzel yoludur merhamet. Çünkü öfke şeytandandır. Öyle ise öfke müminin hayatında yer alamaz.
25 Kasım dünya kadına yönelik şiddetle mücadele günü. Şiddet kime yapılırsa yapılsın, kim yaparsa yapsın asla tasvip edilecek bir davranış değildir. Mümin, sevmeyi, sevilmeyi, değer görmeyi hak eder. Kadın nadide bir çiçektir. Çocuk en değerli varlığımızdır. Erkekler, baş tacımızdır. Sevgi dolu bir dünyada herkes hak ettiği değeri bulmalıdır. İnancımız ve gayemiz budur.
Şiddetin olmadığı, merhametin egemen olduğu bir dünyada yaşayabilmek duasıyla.
Hayırlı cumalar dostlar.