info @ giresunguncel.com.tr

Yeni bir hicri yıla giriyoruz.1444 hicri yılının ilk ayı olan muharrem ayı girdi. Yeni hicri yılın tüm İslam alemine, biz Müslümanlara hayırlar getirmesini dileyerek bu günkü yazımıza başlayalım dostlar.
Hicri takvimin ilk ayı muharrem ayıdır. Sizlerin de bildiği gibi Hicret, peygamberimizin dinini daha iyi yaşayabilmek adına Mekke’den Medine’ye yaptığı yolculuğun adıdır. Bu olayı başlangıç kabul eden takvimde hicri takvim olarak adlandırılmıştır. Hicri takvim ayın hareketlerini esas alır ve biz Müslümanlar ibadetlerimizi Hicri takvime göre yaparız.
Muharrem kelime olarak, hürmet edilen ay, haram olan ay gibi anlamlara gelir dostlar. Allah muharrem ayına hürmet eder. Bu ayda kan dökmek, savaşmak yasaklanmıştır. Peygamberimiz Mekke’den Medine’ye geldiğinde burada bulunan Yahudilerin bazı günlerde oruç tuttuklarını gördü. Niçin böyle yaptıklarını sorunca, bu gün muharremin onudur. Allah bu gün Hz. Musa’yı firavunun zulmünden kurtardı, bunun için oruç tutuyoruz dediler. Bu cevap üzerine peygamberimiz biz Musa’ya sizden daha yakınız diyerek oruç tutmaya başladı. Efendimiz Ramazan ayı dışında en çok orucu Muharrem ayında tutardı. Muharrem ayı içinde bulunan aşure gününü oruçlu geçirmeye dikkat ederdi.
Aşure muharremin onuncu günüdür. Adını arapça on anlamındaki aşere kelimesinden alır. Bu kelime daha sonraki dönemlerde bu günde pişirilen özel bir tatlının da adı olmuştur. Özellikle Osmanlı döneminde büyük camilerin etrafındaki aş evlerinde aşure pişirilip dağıtılırdı. Günümüzde de bu gelenek devam etmektedir. Evlerimizde bulunan malzemeye göre aşureler farklılık arz etse de, seveni için içine nelerin konulduğu fark etmez. Önemli olan fazla pişirmektir. Fazla olsun ki bütün mahalleli tadına bakabilsin.
Aşure pişirmek bir ibadet olmasa da dostlar, pişirilen aşureyi dağıtmak, konu komşu, eş dosta ikram etmek, ihtiyacı olanlarla paylaşmak çok sevaptır. İlla her evde aşure pişmeli düşüncesi doğru değildir. İmkanı olan pişirir, olmayana ikram eder. Ağızlar tatlanır, Rabbim ağız tadımızı bozma duası dillerden düşürülmez.
Aşure bize çok şey anlatan bir tatlıdır. İçinde çok farklı besinler bulunur. Baklagiller, meyveler, fındık, karanfil, tarçın gibi baharatlar ve diğerleri. Normalde bir araya gelmeyecek pek çok gıda birleşir aynı kazanın içinde. Birlikte, öyle güzel bir uyum yakalarlar ki, harika bir lezzet oluştururlar. Bir kase yiyen ikinciyi ister. Farklılıklardaki bu uyum ve ahenk bize bir şey anlatıyor dostlar. Allahın yarattığı biz insanlar neden aşure gibi uyumlu olamıyoruz? Neden bir araya gelemiyoruz? Ön yargılarımızı bırakıp el ele verebilsek, aşuredeki uyumu yakalayabilsek, sen siyahsın ben beyazım, sen fakirsin ben zenginim demeden aynı dünyayı paylaşabilsek. Egolarımızdan, kibrimizden kurtulup sarılabilsek birbirimize, aşure gibi tatlı oluruz dostlar.
Ne güzel bir birlikteliktir aşurenin ki. Kimse kimseyi yargılamadan, ayıplamadan kabul eder bütün malzemeler birbirini. Böylece muhteşem lezzet çıkıverir ortaya.
Biz Müslümanlar da aşure gibi olmalıyız dostlar. Kenetlenmeli, kol kola kardeşçe yaşamalıyız dünyada. O zaman tadından yenmez bir kardeşlik örneği gösteririz. Bölünüp parçalanırsak, tatsız tuzsuz bir dünyada yaşamak ve çocuklarımızı da böyle bir dünyada yaşamaya mahkum etmekle karşı karşıya kalırız.
Muharremimiz hayırlara vesile olsun duasıyla.
Cumamız mübarek olsun dostlar.