info @ giresunguncel.com.tr

İnsan, Allahın yarattığı mükemmel varlık. Kainatın efendisi, imar edicisi. Aynı zamanda yaratanın kulu. Allahın halifem dediği, en büyük payeyi verdiği, eşrefi mahlukat. Bütün bu değerlerin yanında, imtihan edilip, yapıp ettiklerinden sorumlu tutulacak insanoğlu. Var eden verdiği bunca nimetin hesabını günü gelince en ince ayrıntısına kadar soracak. Yaşamına dair insanoğlu, en kapsamlı raporu yaratanına sunacak bir gün.
Yaşadığımız bu dünyada dostlar, hepimizin imtihanı farklı. Sorular farklı yerlerden. Kimsenin sıkıntısı, kederi diğerine benzemiyor. Kimimiz, mal mülkle imtihan oluyor. Rabbimiz kimimize az verip sabrımızı ölçüyor, kimimize çok verip şükrümüzü ölçüyor. Şükreden kazanıyor bu zor imtihanı. Kimimiz, evlatlarıyla sınanıyor. Bazen evlat vermeyerek sınıyor hikmetinden sual olunmayan, bazen de hayırsız evlatla sınıyor kimimizi. Hepsi bir yana, bazen de organlarımızı eksilterek,bir hastalık vererek imtihan ediyor yaratan. İmtihanların en ağır olanı. Ya doğuştan, ya da yaşamın ilerleyen yıllarında geçirilen bir kaza ya da hastalık sonucu engelli oluveriyoruz birden. Bir organımızı kullanamayacak olmak bazen bütün yaşama sevincimizi alıp götürebiliyor. Sonra bakıyoruz ki yalnız değiliz. Toplumumuzda bizim gibi kardeşlerimiz var. Yaşama tutunmuş, dört elle sarılmış, hiç engeli yokmuşçasına azimle yaşanan hayatlara şahit oluyoruz.
Evet dostlar, engelli kardeşlerimizle birlikte yaşıyoruz toplumda. Bazen küçük bir akülü araçla yanınızdan geçiveriyorlar trafikte. Bazen dolmuşta, bazen camide her yerde karşılaşabilirsiniz, yaşama sevinci dolu kardeşlerimizle. Onlara acıyarak bakmak yerine gıpta ile bakmak gerekir. Bizim tas tamam halimizle yapamadığımızı onlar, nasıl da ustaca beceriyor. Her ihtiyaçlarını var olan organlarıyla yerine getirebiliyorlar. Şükretmeyi asla ihmal etmeden, şikayetçi olmadan yaşamanın en güzel örneğidir onlar.
Engelli dostlarımız için, hayatı kolaylaştırmak, önlerine olmayan engeller çıkarmamaktan geçiyor. Onların yaşama tutunma gayretlerine destek olmamızdan geçiyor. Yadırgamamalıyız onları, acıyarak bakmamalıyız onlara. Sağlıklı her bireyin bir engelli adayı olduğunu da hiçbir zaman unutmamalıyız. Şehirlerimizi, sokaklarımızı onların rahatça hareket edebilecekleri şekilde dizayn etmeli, camilere kolay girebilmeleri, ibadetlerini rahat yapabilmelerini sağlamalıyız.
Bu konuda da en güzel örneğimiz peygamberimizdir dostlar. Yaşadığı toplumda engelliler vardı. Efendimiz onların cemaatle namaza katılmalarını çok önemsiyordu. Evi mescide yakın olan görme engelli sahabiye mutlaka cemaate gelmesini tavsiye ediyordu. Hiçbir ayrım yapmadan, savaşa giderken yerine namaz kıldırması için engelli dostlarını bırakıyor, onlara sorumluluk veriyordu. En büyük amacı efendimizin, onların toplum hayatına katılmasını sağlamaktı.
Biz de efendimiz gibi hassas ve duyarlı olmalıyız. Asıl engel organlarda değil, hastalıklı zihinlerdedir. Bunu hiç unutmadan, bu dünya hayatını onlar için daha yaşanılabilir kılmanın gayreti içinde olmalıyız. Önce zihinlerdeki, düşüncelerdeki engelleri kaldıralım. Kabul edelim onları, farkında olalım zorluklarının. Kolaylaştıralım hayatlarını.
Yarımıza garantimizin olmadığı , başımıza ne geleceğini kestiremediğimiz hayatta, hak edenlere en güzel imkanları sunalım. Olur ya bir gün biz de aynı duruma düşersek,güzel imkanlardan faydalanabilelim.
Yarın 3 aralık dünya engelliler günü. Engellerin kaldırıldığı bir dünyada engelsizce yaşamak duasıyla.
Hayırlı cumalar dostlar.