giresunguncel @ gmail.com

Rusya’da ihtilalci Kızıl orduyla Çar yanlısı Beyaz ordu birbirini yemeye başlayınca, Osman Ağa’ya Rusların Harşit bölgesinden çekilmeye başladığı müjdesi verildi. Osman Ağa: “Allah’a şükürler olsun.” dedi. “Kafkas üstünde Ermeni çeteleri var, sadece Batum bizi bekliyor.” diye devam etti konuşmasına Topal Osman. Milislerin kumandanı, Yakup Cemil’den önce Batum’a çıkmak ve Batum’u fethetmek istiyordu. Tekneler dolusu silahı gizlice Batum’a taşıttırdı.
Gazi Topal Osman Ağa adının başına bir de ‘Batum Fatihi’ unvanını eklemek istiyordu. Batum’a ilk giren Osman Ağa’nın birlikleriydi ama Batum Fatihi unvanı Yakup Cemil’e nasip olmuştu. Çünkü İttihat ve Terakki’nin bu ünlü silahşörü Teşkilat-ı Mahsusa’nın Milis Kumandanı idi. Osman Ağa’nın da üst komutanı sayılıyordu.
28 Ekim 1918’de, Limni adasının Mondros limanında silah bırakma anlaşması imzalanınca 1. Dünya Savaşı da bitmiş oluyordu. Almanya şle birlikte yenilmiştik. Ordumuz terhis olacak, silahlarımızı teslim edecektik. Osman Ağa, Batum’da arkadaşlarını topladı, ‘Görevimiz burada bitmiştir. Haydi Giresun’a evlerimize dönüyoruz.’ dedi. Osman Ağa’yı Giresunlular halk sevinçle karşılamıştı. Ama onun gönlü buruktu.  Giresun’un eski Giresun olmadığını hemen anlamıştı. Rum gençlerinin davranışlarında bir saygısızlık bir alaylı hainlik vardı.
1904 yılında, Merzifon’da kurulan Pontus Rum Derneği’nin Giresun Şubesi levhasını görünce öfkeden deliye döndü. Rum evlerinden sokağa sarkıtılan Yunan bayrakları altında içi burkularak evine kadar yürüdü. Sakarya adlı motoru 7 tonluktu. Batum’a cephaneyi bu tekneyle taşıttırmıştı. 60 tonluk büyük teknesi Giresun’u ve yalısını bombardıman edilirken henüz Kumyalı’da kızakta olduğundan sağlam kalmıştı, o teknesi de denize indirilmişti. Osman Ağa Batum’dan dönüşte Giresun’a motorlarıyla birçok makineli tüfek, silah yardımı ve onarımında kullanılacak torna tezgahları getirmiş bir atölyede denizci subaylar denetiminde çalıştırmaya başlamıştı. Adını da; “Osman Ağa İşçi Ocağı” koymuştu. Bu arada, Osman Ağa bir gün Giresun Reisliği makamına oturdu. Daha önceleri kahvehaneleri gezerek, Rusya’ya gitmek isteyenlerinizi bedavaya götürürüm diyen Osman Ağa’yı Giresun azınlık halkı adına İşgal Kuvvetleri Komutanlığına şikayet ettiler.
Kaymakam Nizamettin Bey, Müdde-i Umumi Hulusi Efendi bir adamı çağırarak emir büyük yerden, şehirden çıkıp bir yerde saklansın haberini gönderdi.
Osman Ağa, Sütlaçzadenin evinden, Keşap’taki silah arkadaşı Tomoğlu İsmail Ağa’ya, gelsin beni alsın diye haber gönderip, hemen ev değiştirdi. Tomoğlu, hemen o gece 26 kişilik silahlı çetesiyle gelip, Osman Ağa’yı sağ kolundan olan, Bilal Kaptan’ın evinden aldı.
Keşap’ın Kulak koyuna geldiler. Oradan atlara binerek, Tepeköy’e çıktılar. Osman Ağa’nın akrabası Geldercioğlu Mehmet Efendi’nin konağında bir süre kaldılar. Osman Ağa, burada arkadaşlarıyla toplantı yaptı. Arkadaşları, ‘Hepimiz vatan için ölmeye hazırız.’ Diyerek mücadeleye hazır olduklarını belirttiler. Osman Ağa’nın Bulancaklı sağ kolu Bilal Kaptan; ‘Ağam orada Ruslar geri giderken bıraktıkları silahlar var ama para lazım.’ dedi.
Osman Ağa, sağ kolu Bilal Kaptan’a 5 bin lira verdi. Yanına kardeşin İlyas’ı ve Bekir Ağa ile Kahyaoğlu Talip’i al git. Polat hanede Hüseyin Efendiyi bul, silahları almadan gelme dedi. Birkaç gün sonra da Polathane’den 120 mavzar ve 5 bin mermiyle dönen Bilal Kaptan bu kez yeni bir sipariş alıyordu. ‘Kaptan Ağabeyim Hacı Efendi’den 250 çuval fındık, 25 çuvalda iç fındık al, nerede satarsan sat, parasıyla bize silah ve cephane getir.’ dedi.