info @ giresunguncel.com.tr

İnsan şerefli, haysiyetli bir varlıktır. Onu diğer varlıklardan ayıran en üstün özelliklerden biridir şeref. Dokunulmaması gereken, saygı gösterilmesi gereken yönüdür insanın. Şeref, kişiye özeldir ve her insanın şerefi saygıyı hak eder.
Saygı, karşımızdaki insanı olduğu gibi kabul etmektir. Aşağılamadan, küçük görmeden, bütün fiziksel ve ruhsal özellikleriyle benimsemektir. Varlığını, birey olduğunu tanımak demektir. Sevmesek de saygı duymak zorundayız diğer insanlara. Sevmek için tanımak gerekir. Saygı duymak içinse o insanı görmemiz yeterlidir. Tanımamız gerekmez.
Saygı duyanı ve duyulanı yücelten, en çok ta duyanı yücelten bir duygudur. Seni tanımıyorum ama seni, kıyafetini, rengini, kültürünü, yaşama şeklini kabul ediyorum mesajını karşımızdaki insana ulaştırmaktır. Saygı yaratılanı yaratandan ötürü sevmektir.
Birbirimize saygı duymak için aynı Allahın kulları olmak yeterde artar dostlar. Aynı özden gelip, aynı öze yolculuk yapan misafirleriz bu dünyada. Kaç gün ömrümüz var bunu bile bilmeden uyanıyoruz her yeni güne. Üstelik o günü tamamlayamama ihtimalimiz öyle yüksek ki. Aynı havayı soluduğumuz güzel memleketimizde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Ama her gün farklı bir olay bozuyor huzurumuzu. Birbirimize tahammül edemiyoruz artık. Sevmeyi bırakın saygı duymuyoruz aynı toplumda yaşadığımız insanlara, kardeşlerimize. Büyük bir kin var içimizde birbirimize karşı. Her fırsatta bu kini kusmak için bahane arar olduk. Metrolarda, otobüslerde, sokakta her yerde görmeye tahammül edemediğimiz kardeşlerimize sırf kıyafetlerinden dolayı ağzımıza geleni söyleme hakkını kendimizde buluyoruz. Sık sık falan ülkeye gidin diyerek kovuyoruz vatanlarından.
Kıymetli dostlar, biz tarih boyunca çeşitli milletlere adalet götürmüş, dilleri renkleri ne olursa olsun asırlarca onlarla bir arada barış içinde yaşamış bir milletin evlatlarıyız. Bizi bu hale getiren, insanlığımızdan çıkaran, ağzımızdan salyalar akıtarak karşımızdaki kardeşimizin üzerine kusturan hangi sebeptir? Biz ne ara bu kadar saygımızı kaybettik? Birbirimize saygı duymadan barış içinde nasıl yaşarız? Kılık kıyafetinden dolayı, sakalından dolayı hakarete uğrayan insanlar, bizim kardeşlerimiz değil mi? Komşumuz, akrabalarımız en yakınlarımız değil mi? Başka inanca mensup insanların Kuranı Kerimi yakmasıyla, kıyafetinden dolayı bir Müslüman’ın hakarete uğraması arasında hiçbir fark yoktur.
Kıymetli dostlar, kutsal olana saygı hepimizin kırmızı çizgisi olmalıdır. Kimseyi kıyafetinden dolayı aşağılamak kimsenin haddine değildir. Acık ya da kapalı olmak, çarşaf ya da başka bir kıyafet tercih etmek kişinin tercihidir. Bize düşen saygı duymayı, tahammül etmeyi öğrenmektir. Aksi taktirde toplumda kaos çıkar.
Bir toplumda herkesin aynı olmasını beklemek doğru değildir. Buna hakkımızda yoktur. Herkesin tercih ettiği gibi yaşamaya hakkı vardır. Demokrasi denilen şey tam olarak bu değil midir?
Kimse bizden ekmek su istemiyor. Kimse kimsenin karnını doyurmuyor. Veren Allah. Yaşatan, var eden o. Rızkımızı veren o. Her birey çalışıp kazandığı kadar yiyor, içiyor. Bu topraklar hepimizin vatanı. Kimse kimseyi kovmaya yetkili değil. Birlikte barış içinde, bu cennet vatanda yaşayacağız. Yaşlanacağız, yine ay yıldızın altında öleceğiz. Aynı zamanda yaratanımız birbirimize saygı duymamızı emretmiyor mu? Ey Allahın kulları kardeşler olunuz hitabına bizler muhatap değil miyiz? Ayrı gayrı yok. Hepimiz aynı Allahın kullarıyız. İşte sırf bu yüzden birbirimize saygı duymak zorundayız.
Rabbim bizleri birbirini seven, birbirine saygı duyan, kendisinin sevdiği ve diğer insanlara sevdirdiği kullarından eylesin duasıyla.
Hayırlı cumalar dostlar.